Ön İnceleme Duruşmasında Avukat Mazereti Konusunda Takdir Mahkemenin midir?
Elektronik duruşmanın hızlı bir şekilde yaygınlaşması, yargı sistemimiz adına umut verici. Şehir dışında ve hatta aynı şehirde gerçekleşecek duruşmalara, UYAP üzerinden katılmak, avukatlar için büyük bir zaman kaybını önleyecektir. Özellikle şu günlerde salgın gerekçesiyle birçok duruşmaya mazeret sunmak zorunda kalabiliyoruz ve ön inceleme duruşmalarında, mazeret sonrasında mahkemeler tarafından usule aykırı işlemler yapılması, hak kaybına ve yargılamaların uzamasına neden olabiliyor.
Ön İnceleme Duruşmasında Avukat Mazereti
Tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit edildiği ön inceleme duruşması, yargılamanın sıhhati açısından önemlidir. Ön inceleme duruşma tutanağının hazır bulunan taraflarca imzalanacağı, tahkikatın bu tutanak esas alınarak yürütüleceği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 140.maddesinde belirtilmektedir.
Ön incelemenin tek duruşmada tamamlanacağı, zorunlu hallerde, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir gün belirlenebileceği, kanunda ayrıca belirtilmiştir.
Ön inceleme duruşması için taraflardan birinin mazeret sunması, mahkemenin de bu mazereti geçerli bulması halinde, bir defaya mahsus olmak üzere, yeni bir gün tayin edilebilir. Taraflardan birinin ön inceleme duruşmasının yokluğunda yapılmasını talep etmesi halinde, duruşmanın tarafların yokluğunda yapılması da mümkündür. Ancak mazeret dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunulmaması halinde, mahkemenin ön inceleme duruşması yapması, usule aykırılık teşkil edecektir.
Hukuki Dinlenilme Hakkı ve Yargı Kararları
Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, hukuki dinlenilme hakkını “Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesindeki iddia ve savunma hakkının medeni usul hukukundaki görünümüdür. Yani usuli nitelikte bir temel haktır. İddia
ve savunma hakkı, Anayasada teminat altına alınmış temel bir hak olduğundan, hukuki dinlenilme hakkı da anayasa tarafından korunan bir temel haktır” diyerek tanımlarken, bu hakka uyulmamasının Anayasal bir hakkın ihlali anlamına geleceğini vurgulamıştır. Bu çerçevede, hukuki dinlenilme hakkı ile ön inceleme süreci arasında doğrudan bir bağlantı vardır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 11.04.2019 tarihli bir kararında, davalı vekilinin mazeretinin kabul edilmiş olmasına rağmen ön inceleme duruşması yapılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırma kararı vermiştir;
…davalı vekili, mahkemece tayin edilen ön inceleme duruşmasına katılamayacağına dair mazeret beyan ederek ön inceleme duruşmasının ertelenmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince davalı vekilinin mazereti kabul edildiği halde, yokluğunda ön inceleme duruşmasının yapıldığı ve tahkikat duruşması için gün verildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesinin mazereti kabul etmesi halinde ön inceleme duruşmasını ertelemesi ve ön inceleme için yeni bir duruşma günü tayin ederek mazeret bildiren vekile tebligat yapması gerekirdi. İlk derece mahkemesince davalı vekilinin ön inceleme duruşması için beyan ettiği mazeretin kabul edilmiş olmasına rağmen ön incelemenin aynı celse davalı vekilinin yokluğunda yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. (İstanbul BAM, 14. HD., E. 2018/866 K. 2019/534 T. 11.4.2019)
Van Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesi’de, 10.12.2020 tarihli kararında aynı yönde değerlendirmelere yer vermiş, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kaldırma kararı vermiştir.
Somut uyuşmazlıkta 22/10/2019 tarihli ön inceleme tensip zaptında ön incelemenin duruşmalı olarak 28/11/2019 günü saat 11:10’da yapılacağına karar verilip taraflara tebliğ edildiği, belirtilen gün ve saatte ön inceleme duruşmasının açıldığı, duruşmada davacı vekilinin hazır bulunduğu, davalı vekilinin hazır olmadığı, buna karşılık mahkemeye gönderilen 28/11/2019 tarihli mazeret dilekçesi ile mazeretinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği, yerel mahkemece davalı vekilinin mazeretinin kabul edildiği, davalı vekilinin yokluğunda ön inceleme duruşmasının yapıldığı ve tahkikat aşamasına geçildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin mazeret dilekçesi incelendiğinde yokluğunda ön inceleme duruşması yapılması talebinin olmadığı anlaşılmasına göre mahkemece davalı vekilinin mazeretinin haklı görülerek kabul edilmesi karşısında, yeni bir ön inceleme duruşma günü tayin edilerek ön incelemede yapılması gereken işlemlerin yapılması, taraflarına anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek tespit edilmesi, ön inceleme sonuç tutanağı düzenlenip bu tutanağın taraflara imzalatılması ve ön inceleme aşamasında yapılması gereken tüm işlemler tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasına geçilmesi gerekirken ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek davanın esası hakkında karar verilmesi hatalı olmuştur.
Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2017 tarih 2016/3012 Esas ve 2017/21814 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Aynı yöndeki kararlarda, mahkemenin mazereti haklı görmesi karşısında ön inceleme için yeni bir gün tayin edilmesi gerekliliği belirtilmiştir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 5.4.2019 tarih ve 2019/1809-4581 sayılı kararında,
“…Somut uyuşmazlıkta, ön inceleme tensip zaptında, ön incelemenin duruşmalı olarak 22.02.2018 günü, saat 09:10’da yapılacağına karar verilip, tebliğ işleminin yapıldığı, belirtilen gün ve saatte davalı vekilinin farklı yerlerde olan duruşmaları nedeniyle mazeret dilekçesi vermiş olduğu, mahkemece ön inceleme duruşmasında davalı vekilinin mazeretinin kısmen kabulüne, dosyanın geldiği aşama nazara alınarak duruşmanın taliki talebinin reddine karar verilip, davalı vekilinin yokluğunda ön inceleme duruşmasının yapıldığı ve tahkikat aşamasına geçilip karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin, ön inceleme duruşmasına mazeret bildirmesi, mahkemece de bu mazeret haklı görülerek kabul edilmesi karşısında, yeni bir ön inceleme duruşma günü tayin edilerek, ön incelemede yapılması gereken işlemlerin yapılması, ön inceleme sonuç tutanağı düzenlenip bu tutanağın taraflara imzalatılması ve bu aşamada yapılması gereken tüm işlemler tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasına geçilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekir…”
ifadeleriyle bu husus açıkça ortaya konulmuştur.
Mazeretin mahkeme tarafından geçerli bulunmaması ve reddi halinde, ön inceleme duruşmasının yapılmasında bir sakınca olmamakla birlikte, bu noktada güncel tarihli kararları hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (Yargıtay 17. HD., E. 2020/45 K. 2020/3569 T. 17.6.2020) ile Yargıtay 21. Hukuk Dairesi ( Yargıtay 21. HD., E. 2019/5897 K. 2020/2229 T. 11.6.2020) , 2020 yılında vermiş oldukları kararlarda, avukatın aynı gün başka bir dava dosyasında duruşmasının bulunmasını, geçerli bir mazeret olarak kabul edilmiştir.
Yargısal içtihatın sürekliliği noktasında paylaşılan kararlar, hukuki dinlenilme hakkı açısından büyük bir önem taşıyor. Mazeret konusunda takdir mahkemenin olmakla birlikte, ön inceleme duruşmasındaki ara kararlara özellikle dikkat edilmesi gerekiyor.
Avukat olarak bizlere de, yargılamanın uzamaması adına gereken çabayı göstermek düşüyor.