Üstad Yaz Sayısı Raflarda…

Üstad Yaz Sayısı Raflarda…


Merhaba… Adli tatilin başlamasına günler kala Üstad’ın Yaz sayısı ile karşınızdayız.

Görünen o ki yeni adli yıl başlarken, avukatların gündemi yine yoğunlaşacak. Adalet Bakanı, Haziran ayında siyasi iktidara ilişik bir derneğin yemeğinde yaptığı açıklamada, Avukatlık Kanunu’nda değişikliklikler getiren bir tasarının Eylül, en geç Ekim ayında TBMM’ye sunulacağını ve yıl bitmeden de  Meclis’den geçirilerek yasalaştırılacağını açıkladı.

Şeffaflık ilkesi gereği, böyle bir çalışma ve/veya hazırlığın, tüm kesimlerin bilgisine ulaşacak şekilde Bakanlık resmi sitesinden paylaşılması, Bakanın kişisel görüş ve dileklerinden öte kurumsal görüşü ifade etmesi açısından da önemli iken; siyasi bir mesaj şeklinde  açıklama yapılması düzenlemenin objektifliği ve arkasındaki niyet açısından soru işaretleri doğurmuştur.

Bunun önüne geçilebilmesi için gerek Türkiye Barolar Birliği, gerek Barolar gerekse de Adalet Bakanlığı internet sitesi üzerinden; dileyen tüm avukatların katkı, görüş ve eleştirilerine açık bir kamuoyu görüşü sürecinin inşa edilmesi yerinde olacaktır.

Konuşmanın içeriğine baktığımızda ise, genel olarak avukatlar arasında beklenti halini alan “mesleğe sınav ile alınma” konusunda adım atılacağını görmekle beraber “Hakimlik, savcılık ve avukatlık için ayrı ayrı sınav yapmayacağız. Hakim savcı avukat herkes aynı sınava girecek ve bu sınavlarda başarılı olanlar hakim, savcı olmak istediğinde mülakattan geçtiğinde hakim, savcı olacaklar. Diğer başarılı olanlar da avukatlık mesleği için staja başlayacaklar” ifadesinden ne anlamak gerektiğinde kararsız kaldık.

Kastedilen, örneğin Adalet Akademisi tarafından yapılacak tek/ortak bir sınav mı? Birbirinden bu kadar farklı meslekler olan avukatlık, hakim ve savcılık için tek bir elden çıkmış aynı sorular mı? Devlet kendi hizmetine alacağı hakim ve savcılar için -ne işe yaradığı hepimizin bilgisinde olan- sözlü mülakat yapmayı uygun görürken, barolara da aynı şekilde sözlü mülakat hakkı tanınacak mı?

Bunu ve diğer gelişmeleri takip edeceğiz.

Gönül isterdi ki Bakanlık çalışmasına alternatif, niyet beyanından öte tam bir metin halinde, gerekçeleriyle birlikte bir Avukatlık Kanunu’nu, avukatlar ve meslek örgütleri kendileri yazsın ve yasalaşması için çaba harcasın. Ancak, mevcut ve birike birike bugüne gelmiş sorunların çözümü, ciddi sonuçları doğuracak seçimler yapmayı gerektiriyor. Anlaşıldığı kadarıyla ve ne yazık ki meslek örgütleri bu sorumluluğu almak istemiyorlar.

Sözün özü; hukukumuzda ve hukuk yönetim sistemimizde, durmaksızın görev yerleri değiştirilen hakim ve savcılar dışında, değişen bir şey yok gibi. Gerçeği ve gerçeğin ışığında adaleti aramaktan uzaklaşmış bir sistem bütün toplumun ortak sorunu. En küçük insan yapılanmasından en büyüğüne, sivilinden devletine, iktidarından muhalefetine kendi içsel mekanizmalarında adalet üretemeyen kurumların varlığına izin verildiği sürece, adaletin kendisi bile subjektif bir kavram olarak algılanmaya devam edecektir.

Bizim hazırlarken çok keyif aldığımız dergimiz umarız sizin de beğeninizi kazanır. Görüşmek üzere..