4/C’li Geçici Personele Ek Ödeme Yapılması İsteğine Danıştay’dan Olumsuz Kararlar
İstisnai olması gerekirken, statüsel belirsizlik iddiası ile işçi ve kamu görevlilerine nazaran çok daha düşük haklarla çalıştırılabildikleri için devlet/idareler tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan “geçici personel”, yani 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 4/C fıkrası uyarınca çalıştırılan personel ile ilgili ihtilafların sayısı oldukça fazlalaşmıştır.
En temel haklardan birisi olan sendikal örgütlenme hakkını dahi yargı kararı ile alabilen geçici personel uygulamasının temel çalışma ilişkileri kapsamında ele alınması isteği ise bir türlü karşılanmamaktadır.
Geçici personel statüsünün belirsizliğe bırakılması, hangi haklardan yararlanabilecekleri konusunda da sürekli bir uyuşmazlık alanı oluşturmaktadır. Geçici personele 375 sayılı KHK ile düzenlenen ek ödeme yapılıp yapılmayacağı hususu da bunlardan birisidir.
Adıyaman Adliyesi’nde 4/C statüsünde çalışmakta olan bir geçici personel tarafından, ek ödemeden yararlanma isteğiyle Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nde 2014 yılında açılan dava bu anlamda önem kazanmıştır. Zira, İdare Mahkemesi, yargılama sonucunda davayı kabul ederek, geçici personelin 375 sayılı KHK’nin Ek 9.maddesi düzenlenen ek ödemeden yararlandırılması gerektiği sonucuna varmıştır.
İtiraz edilmeyerek kesinleşen bu karara karşı Danıştay Başsavcılığı tarafından “kanun yararına bozma” talebinde bulunulmuştur. Başsavcı Mehmet Ünlüçay‘ın görüşünde; 375 sayılı KHK’nin ek 9 uncu maddesinde “devlet memurları arasındaki ücret dengesini sağlamanın öngörüldüğü”, 657 sayılı DMK 4/C fıkrasında düzenlenen geçici personelin anılan madde kapsamında bulunmadıkları belirtilerek bozma isteminde bulunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi M.Önder Tekin ise; çok sayıda insan hakları ve çalışan haklarına dair uluslararası sözleşme ile başta “eşit davranma ilkesi” olmak üzere bir dizi evrensel hukuk ilkesine atıf yaparak, “geçici personelin yaptığı iş itibariyle ayrıma tabi tutularak ek ödemeden yararlandırılmamasında hukuka uygunluk bulunmadığını savunarak İdare Mahkemesi kararının yerinde olduğunu, Başsavcılığın kanun yararına bozma isteğinin reddi gerektiğini belirtmiştir.
Başvuruyu değerlendiren Danıştay 12.Dairesi, 17.02.2016 tarih ve 2015/1813 E. 2016/791 K. sayılı kararıyla, Başsavcılığın talebini kabul ederek, İdare Mahkemesi kararını kanun yararına bozmuştur. Daire, geçici personelin 375 sayılı KHK ek madde 9 kapsamında olmadığını, dolayısıyla ek ödemeden yararlandırılmamalarında adalet, eşitlik ve hakkaniyet prensiplerine aykırılık bulunmadığını kabul etmiştir.
Benzer şekilde; TÜİK Malatya Bölge Müdürlüğü’nde çalışan bir geçici personel tarafından ek ödemeden yararlanma istemiyle açılan davada Malatya İdare Mahkemesi tarafından verilen 15.05.2015 tarih ve 2015/297 E. 2015/1780 K. sayılı OLUMLU (çalışan lehine) kararı onayan Malatya Bölge İdare Mahkemesi kararı aleyhine yapılan kanun yararına bozma istemini değerlendiren Danıştay 11.Dairesi, 08.12.2016 tarihli kararıyla, geçici personel (4/C statüsü) olarak istihdam edilen çalışanların ek ödemeye dair Ek 9.madde kapsamında sayılamayacağından, buna dair davanın reddi gerektiği, gerekçesiyle geçici personel lehine olan kararı kanun yararına bozmuştur. (karar 25.04.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır)
Geçici personelin kimi haklarının tanınmasında “referans norm” yaklaşımı ile devlet memurları kanunu hükümlerinin dikkate alınabileceğini kabul eden Danıştay’ın bu kararları, statüsel belirsizliğin geçici personelin haklarına kavuşmasında engel çıkarmaya devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Ötesinde; yine kamuda yaygılaştırılan alt işverenlik (taşeronluk) uygulamasının çözümü için “özel sözleşmeli personel” statüsü gibi ne olduğu belli olmayan bir statünün yaşama geçirilmek istenmesi, bu tür “tanımsız” iş ilişkilerinin yaygın bir şekilde kullanılmaya devam edeceğini de göstermektedir. Çalışma hukukunun evrensel değerlerine ters düşen, temel hukuk mantığını uygulanamaz hale getiren bu kötü yönetim örneklerinin çoğalması, aynı zamanda iltilafların da artması anlamına gelmektedir. Yani, bugün geçici personel tarafından yaşanılan sıkıntıların büyük bir çoğunluğu benzer bir düzenlemenin söz konusu olması halinde taşeron çalışanlar için de söz konusu olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, üretilen toplumsal servetin adalet ve hakkaniyet çerçevesinde adil dağıtımının yapılmasında önemli politika araçlarına sahip çalışma ilişkilerinde kazanılmış durumlardan sapılması, gelir dağılımının bozulmasına ve adaletten uzak bir yönetim algısına sebep olmaktadır..