Kot Kumlama İşi Nedeniyle Silikozis Hastalığına Yakalananların Sağlık ve Çalışma Bakanlığı ile Belediyelerden Tazminat Alma Hakkına Dair Danıştay Kararı
Bir dönem oldukça tartışma konusu olmuş, gündeme gelmişti kot kumlama işinde çalışan işçiler. Komiteler aracılığıyla seslerini duyurmak ve yaşam hakkı mücadelelerine destek bulmak için çalışmışlardı; hala da çalışıyorlar. Sloganları da oldukça vurucu; “kotlar beyazlıyor, hayatlar kararıyor..”
Kot kumlama; kotların beyazlatılarak eskitilmiş görünebilmesi için kuru hava kompresörleriyle kumun kotların yüzeyine tutulmasıyla aşındırılması işlemine verilen isim. İngiltere’de 1950 yılından bu yana püskürtme işleminde kuvars ve benzeri elementlerin kullanımı yasaklanmış durumda. Nedeni basit; kumlama işlemi sırasında kumun içeriğinde %60-90 oranında bulunan ve işlem sırasında yayılan kuvars ve benzeri elementlerin solunması, akciğerlerde kronik ve ölümcül silikozis hastalığına neden oluyor.
Avrupa ve ABD’de uzun yıllardan bu yana kullanımı yasaklanan bu elementler, gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir sorun. Zira, ülkemizde yakın zamana kadar, genellikle ruhsatsız, merdiven altı atölyelerde, uzun çalışma süreleri ile çalışan yüzlerce işçi vardı. Kot kumlama işinde kullanılan kumun değerli olması nedeniyle havalandırma yapılmayan bu işyerlerinde çalışan işçilerin silikozis hastalığına yakalanmaması neredeyse imkansız..
Kot kumlama işçileri dayanışma komitesinin açıklamalarına göre (http://kotiscileri.org/silikozis-nasil-bir-hastalik/) bugüne kadar 5-10 bin arası tekstil işçisi bu şekilde çalışmış. Madencilerde 20-30 yıl gibi sürede ortaya çıkan hastalık, yoğun maruz kalma durumu nedeniyle tekstil işçilerinde iki-üç aylık bir çalışma sonucunda bile ortaya çıkabiliyor.
Bu kadar ciddi ve “önlenebilir” nitelikte olmasına rağmen onlarca işçinin hayatına mal olan silikozis hastalığı karşısında, Sağlık Bakanlığı’nın 2009 yılında yayımlanan 2009/24 sayılı Genelgesi ile her türlü kot giysi ve kumaşlara uygulanan püskürtme işleminde kum (silis tozu) veya silika kristalleri içeren herhangi bir madde kullanılması yasaklandı. Peki, AB ve ABD’de 40 yılı aşkın bir süredir yürürlükte olan yasağın bizde bu kadar geç kabul edilmesi idarenin sorumluluğunu kaldırıyor mu?
Yakın tarihli bir Danıştay kararı bu açıdan oldukça önemli. Danıştay 10.Dairesi’nin 03.03.2015 tarihli kararıyla, kot kumlama işinde çalışması nedeniyle silikozis hastalığına yakalanan ve dava devam ederken de yaşamını yitiren bir işçinin Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve işyerinin bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Gaziosmanpaşa Belediyesi’nden tazminat alma hakkının bulunduğu kabul edildi.
İdarenin; yürütmekte olduğu kamu hizmetini gereği gibi yerine getirme, bu hizmetin işleyişini sürekli kontrol etme, hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri alma, hizmeti yürütecek personelin ve hizmete özgülenen araçların seçiminde gerekli dikkat ve özeni gösterme ve denetimi yapma yükümlülüklerini ihlal etmesi sonucunda hizmetin hiç işlememesi, kötü veya geç işlemesinin hizmet kusuru oluşturacağını ifade eden Danıştay 10.Dairesi, idareleri sorumlu tutarken şu gerekçeyi oluşturmuştur;
“Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında, iş sağlığı ve güvenliği yönünden işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus bulunup bulunmadığını denetlemenin, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları koruyucu ve çalışmayı destekleyici tedbirleri almanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın; halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasının Sağlık Bakanlığı’nın; belediye hudutları ile mücavir alan sınırları içinde kalan ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan faaliyet gösteren işyerlerine yönelik gerekli tedbirleri alma ve yaptırımları uygulamanın, gayrisıhhi müesseselerin çevre ve toplum sağlığı açısından denetlenmesinin Belediyelerin görevleri arasında olduğu sonucuna varılmaktadır..”
Sorumluluğun temel esaslarını bu şekilde belirten Daire; işyerinin uzun bir süre ruhsatsız faaliyet yürütmesine neden olan Belediyeler, iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim yapmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile avrupa ülkelerinde 1960’larda yapılan yasaklamayı ancak 2009’da yapan Sağlık Bakanlığı’nın silikozis hastalığına yakalanan işçinin “muhtemel ömrünün sonuna kadar” olan süredeki tüm zararından sorumlu olduğunu, ayrıca idarelerin ağır kusuru nedeniyle manevi üzüntüyü kısmen de olsa giderebilecek miktarda manevi tazminatın ödenmesi gerektiğini hüküm altına almıştır.
Sorumluluk davalarında “sınırlayıcı” bir yaklaşımı bugüne kadar sürdüren idari yargı açısından yeni bir eğilimi ifade eden bu karar, kanımızca kot kumlama işyerlerinde çalışmış ve amansız silikozis hastalığına yakalanmış tüm çalışanlar ve yakınları için emsal olabilecek niteliktedir. Önlenebilir olmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle adeta ölüme mahkum edilen çalışanlar, uğradıkları maddi ve manevi zararlar için sorumlu idarelere karşı yargı yoluna başvurabileceklerdir.