Ombudsman’dan Geliri Olmayanların Emlak Vergisini Geriye Dönük Olarak İade Alabilmelerine Dair Tavsiye Kararı

Ombudsman’dan Geliri Olmayanların Emlak Vergisini Geriye Dönük Olarak İade Alabilmelerine Dair Tavsiye Kararı


2010 yılında referandum ile kabul edilen Anayasa değişikliklerinden birisi de idare ve hukuk sistemimize eklenen kamu denetçiliği kurumudur. Ombudsmanlık olarak da bilinen kamu denetçiliği Anayasa’nın 74.maddesinde yer alan ifadeyle “idarenin işleyişi ile ilgili şikayetleri incelemek” üzere kurulmuştur.   29 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile yasal altyapısı oluşturulan Kurum 29 Mart 2013 tarihinden bu yana şikayetleri kabul etmektedir. (http://www.ombudsman.gov.tr/)

Dava hakkını ortadan kaldırmayan, yargı süreci öncesi bir çözüm oluşturma hedefine yönelik kamu denetçiliğinin ne ölçüde amacına ulaştığını, beklentileri karşılayıp karşılamadığını zaman içerisinde değerlendirmek mümkün olacaktır. Ancak, kararlarının sistematiği, gerekçeleri ve özellikle “iyi yönetim” ilkelerine vurgusu gözönüne alındığında, dikkatle takip edilmesi gereken bir Kurum olduğunu söylemek olasıdır. images

Ombudsmanlık’ın 15.03.2016 tarihli yeni bir kararında; herhangi bir geliri olmayanların, sahip oldukları brüt 200 m2’yi geçmeyen meskenleri emlak vergisinden muaf olmaları nedeniyle, hata ile ödenen önceki yıllar emlak vergilerini iade alıp alamayacakları tartışılmıştır.

Uyuşmazlığın özünü oluşturan Emlak Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesinde; kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup on sekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin engellilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni olması halinde bu meskenlere ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir, denilmektedir.

Bu hüküm çerçevesinde hazırlanan 2006/11450 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, sayılan koşulları taşıyan kişilerin brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları halinde, anılan meskene ait bina vergisi oranı 2007 ve takip eden yıllar için sıfıra indirilmiştir. Yani, anılan kararla,

a. hiçbir geliri olmadığını belgeleyenler,
b. gelirleri sadece sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret olanlar,
c. gaziler,
d. özürlüler,
e. şehitlerin dul ve yetimleri,

sahip oldukları ve brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskenleri için emlak vergisinden muaf tutulmuşlardır.

Bu durumda olan, yani hiçbir geliri olmayan bir yurttaşın, kendisinden tahsil edilen emlak vergilerinin iadesi için yaptığı başvuruyu değerlendiren Kamu Denetçiliği Kurumu, 15 Mart 2016 tarihli kararı ile başvuruyu kabul ederek, şikayetçiden alınan emlak vergilerinin geriye dönük olarak (5 yıllık zamanaşımı süresi içinde olmak üzere) şikayetçiye iadesini, tahakkuk ettirilen ancak henüz tahsil edilmemiş emlak vergilerinin ise terkinine dair bir tavsiye kararı almıştır. images

Şikayete konu işlemi tesis eden Gebze Belediyesi; geriye dönük iadeyi, şikayetçinin gerekli şartları taşıdığına dair belgeleri ibraz etmemesi nedeniyle kabul etmediğini ileri sürmüştür. Bu noktada, Kurum, insan hakları temelinde bir değerlendirme ile; Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Emlak Vergisi Genel Tebliğ’lerinde, hiçbir geliri olmayanların, buna dair “taahhüt belgesi”ni ilgili belediye vermelerinin yeterli olduğunu, bu taahhüt üzerine belediyenin ilgili kamu kurumları nezdinde gereki araştırmayı bizzat yapmak durumunda olduğunu, taahhütün gerçeğe aykırılığının tespiti halinde cezai işlem uygulama yetkisinin olduğunu belirterek, şikayetçiden durumunu “belgelendirmesi”nin istenemeyeceğine, bu nedenle iade isteminin reddinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varmıştır.

Haktan yararlanmayı bir eziyete dönüştüren belge bürokrasiciliğini ortadan kaldırmaya dönük bu yaklaşım, kanımızca oldukça önemlidir. Gelişen bilişim teknolojileri ile pek çok veriye saniyeler içerisinde ulaşma imkanına kavuşan idarelerin, alışkanlıkların etkisiyle yurttaşı zora koşmalarının önü bu tür karar ve uygulamalarla alınabilecektir.

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tavsiye kararları üzerine otuz gün içerisinde işlem tesis edilmemesi halinde, şikayetçinin “kalan “dava açma süresi içinde görevli ve yetkili Mahkeme’ye dava açma hakkı vardır.

Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarının üzerinden durulması gereken bir diğer yönü de, “iyi yönetim ilkeleri” yönünden yapılan değerlendirme bölümüdür. Demokratik, modern ve katılımcı yönetişim anlayışı gereği, idarelerin sadece hukuka uygun hareket etmeleri değil aynı zamanda “iyi yönetim ilkeleri”ne de uygun davranmalarının beklendiğini belirten Kurum, mevzuat ve özellikle Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen “Avrupa Doğru İdari Davranış Yasası” ile ortaya konulan iyi yönetim ilkelerini,

kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye uygunluk, kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, kararların gecikmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması,

olarak saymaktadır. Tüm kararlarında bu başlık altında, şikayet edilen idare hakkında değerlendirmeler yapan Kurum, Gebze Belediyesi’nin bazı açılardan iyi yönetim ilkelerine uyduğunu ancak,

a. işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle “kanunilik” ve “haklı beklentiye uygunluk”,
b. cevabi ret yazısında hangi sürede hangi mercilere başvurabileceğinin gösterilmemiş olması nedeniyle “karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi

ilkelerine uygun davranılmadığını kabul ederek idarenin bu hususlara bundan böyle uymasının beklendiğini de kararına yazmıştır.

Görüleceği üzere, Kurum karar ve yaklaşımlarından yararlanmak olasıdır. İdarelere yönelik “tekrarlanan” bazı eleştirilerin yaygın bir şekilde alıntılanarak başvurularda kullanılması dahi, birey-idare ilişkilerinde, sonu gelmez uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında faydalı olabilecektir.

karar için; tıklayınız