Şebekeler Üstü Hizmetler Taslağı: Hukuki Çerçeve, Tüketici Hakları ve Özgürlük Tartışmaları

Şebekeler Üstü Hizmetler Taslağı: Hukuki Çerçeve, Tüketici Hakları ve Özgürlük Tartışmaları


Türkiyenin dijital dönüşüm sahnesinde yeni bir perde açılıyor: 7 Mart 2025 tarihli Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı”, WhatsApptan Zooma, Telegramdan Skypea kadar uzanan “şebekeler üstü hizmetler”i (OTT) hukuki bir çerçeveye oturtuyor.

Şebekeler Üstü Hizmetler Taslağı

Beş maddelik bu taslak,

  • OTTleri tanımlıyor,
  • küçük ölçekli olanları veya haberleşmenin yan rolde olduğu hizmetleri (örneğin, oyun içi sohbetler) yetkilendirmeden muaf tutuyor,
  • büyük oyunculara Türkiyede şirket kurma ve telekom operatörleriyle aynı kurallara uyma (şebeke güvenliği, veri koruma, katkı payı) zorunluluğu getiriyor,
  • uymayanlara 1 milyon TLden 30 milyon TLye kadar para cezası, %95 bant daraltma ve erişim engelleme yaptırımları öngörüyor ve
  • uygulamayı 1 Ocak 2026ya kadar erteleyen bir geçiş süreci

sunuyor. Türkiyede mobil internet hızı küresel ortalamanın %19 altında, 49.76 Mbpste seyrederken OTTler bu zayıf altyapıyı kullanarak telekom gelirlerini eritiyor. Taslak, bu dengesizliği düzeltmek için geliyor ama tüketici hakları ve özgürlük tartışmalarının gölgesinde kalıyor.

5809un Temeli ve Taslağın Rolü

Taslak, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 2022de eklenen OTT hükümlerine dayanıyor (7418 sayılı Kanun, 13 Ekim 2022). Kanun, OTTleri işletmecilerden bağımsız iletişim hizmetleri” olarak tanımlamış, Türkiyede şirket kurmalarını şart koşmuş ve telekomla eşit yükümlülükler getirmişti (Madde 9/14, 60/16-17). BTKya da düzenleme yetkisi verilmişti. Taslak, bu genel çerçeveyi ete kemiğe bürüyor: WhatsApp’ın Türkiyede limited şirket kurması, Zoomun güvenlik olaylarını BTKya raporlaması gibi somut adımlar öngörüyor.

Kanundaki 1-30 milyon TL ceza ve %95 bant daraltma yaptırımları aynen korunurken, erişim engelleme için 6 ay + 3 aylık bir süreç ekleniyor. Kanun bir yol haritası, taslak ise o yolda ilerleyen araç; genel ilkeleri uygulamaya döküyor.

Amaç: Rekabet, Denetim ve Gelir Dengeleme

Taslağın hedeflerinden birisi, dijital dönüşümün telekom sektöründeki yıkıcı etkisini düzenlemek. OTTler, geleneksel hizmetleri gölgede bıraktı: TELKODERe göre, enflasyona göre düzeltilmiş sektör gelirleri 2003 seviyelerine indi. WhatsApp SMSi, Zoom sesli aramaları devraldı. Taslak, bu hizmetleri telekom operatörleriyle (Türk Telekom, Vodafone) eşit bir zemine çekerek rekabeti dengelemeyi, güvenlik (Telegramdaki suç içerikleri gibi) ve veri koruma (WhatsApp ihlalleri) konularında denetimi artırmayı ve katkı paylarıyla telekomun gelir kaybını telafi etmeyi amaçlıyor.

Türkiyede fiber abone oranı %7.92yle sınırlıyken, OTTler bu zayıf altyapıyı kullanıyor. Taslak, Avrupanın EECC modeline benzer bir adım atarak (EECC Direktifi, 2018/1972) OTTleri haberleşme rejimine entegre etmeye çalışıyor.

Detaylar: Güçlü Yanlar ve Eksikler

Taslağın detayları, hem sağlam bir temel hem de boşluklar sunuyor. OTT tanımı açık ama haberleşmenin asli unsur olmadığı hizmetler” ifadesi belirsiz; bir oyundaki sohbet OTT mi, değil mi? Kullanıcı eşiği muafiyeti mantıklı, ancak bu eşik (500 bin mi, 1 milyon mu?) BTKya bırakılmış, netlik yok. Türkiyede şirket kurma ve telekomla aynı kurallara uyma (Zoomun veri raporlaması gibi) yerinde bir adım. Yaptırımlar güçlü: 30 milyon TL ceza, %95 bant daraltma ve erişim engeli caydırıcı ama VPN kullanımı (Telegram örneği) bunu sulandırabilir. 2026ya kadar geçiş süresi, hazırlık için makul sayılabilir.

Eksikler ise çarpıcı: altyapı teşviki (fiber gibi) yok, tüketici hakları zayıf ve uygulama riskleri (VPN, uluslararası direnç) göz ardı edilmiş. Türkiyenin sabit internet hızı küresel ortalamanın yarısı, 48 Mbps (Speedtest Global Index 2023); taslak bu temeli güçlendirmeden OTTleri düzenliyor.

Tüketici Hakları: Gölgedeki Oyuncu

OTTlerin telekomla veya devletle çekişmesi bir yana, bu oyunun milyonlarca kullanıcısı var: WhatsAppla mesaj atanlar, Zoomla iş görüşmesi yapanlar, Telegramla haberleşenler. Ama ne 5809 ne taslak, tüketici haklarına yeterince yer veriyor. Telekomda bir abone internet kesilirse BTKya şikâyet edebilir, tazminat alabilir (BTK Tüketici Hakları Yönetmeliği). OTTlerde bu ne olacak? WhatsApp mesajı gitmezse, Zoom çökerse kullanıcı nereye gidecek? Taslakta tüketicinin korunması” geçiyor (Madde 3/3/b), ama detay yok.

KVKKnın Twitter/Xe verdiği ceza bu boşluğu gözler önüne seriyor. AAnın haberine göre, X, güvenlik için topladığı e-posta ve telefon numaralarını reklam için kullanıp 6698 sayılı Kanunun hukuka uygunluk” ve amaçla sınırlılık” ilkelerini ihlal etti; 1 milyon 470 bin TL ceza aldı (AA Haberi, 2024). Peki, verileri izinsiz işlenen milyonlarca Türk kullanıcının hakkı? Maddi-manevi zarar için nereye başvuracaklar?

Taslak, benzer bir ihlalde tüketiciyi yine ortada bırakabilir. Neden bu sessizlik? Düzenleyiciler, rekabet ve güvenliğe odaklanıp kullanıcıyı ikinci plana atmış olabilir. OTTlerin küresel yapısı da yerel korumayı zorlaştırıyor: Zoomun ABD merkezi, Türkiyedeki bir kullanıcıyı nasıl tazmin edecek? Avrupanın EECCsi hizmet kalitesi garantisi sunarken (EECC Madde 104), Türkiyede bu eksiklik düşündürücü. WhatsApp kullanımı %90’ı aşmışken (We Are Social 2024), tüketiciler bu sessizliğin bedelini ödeyebilir.

OTTler ve Sosyal Ağ Sağlayıcılar: Tanımlar ve Mukayese

OTTler ile sosyal ağ sağlayıcılar, dijital dünyanın iki yakası. Taslak, OTTleri internet üzerinden sesli, yazılı, görsel iletişim hizmetleri” olarak tanımlıyor; WhatsApp, Zoom, Telegram, Skype, Microsoft Teams bu ekipte. 5651 ise sosyal ağ sağlayıcıları “kullanıcıların içerik oluşturup paylaştığı platformlar” diye görüyor (5651 Ek Madde 4); Twitter/X, Facebook, Instagram, YouTube, TikTok bu gruba giriyor. Kesişimler var: WhatsApp mesajlaşmayla OTT, durum güncellemeleriyle sosyal ağ; Facebookun Messenger’ı OTT, ana platformu sosyal ağ.

Farklar ise net: OTTler iletişim (Zoom toplantıları), sosyal ağlar içerik (Twitter paylaşımları) odaklı. Türkiyede WhatsApp %90, Twitter %30 kullanım oranına sahip (We Are Social 2024); OTTler günlük hayatı, sosyal ağlar ise içerik ekosistemini domine ediyor.

Benzerlikler ve Ayrılıklar

Her iki düzenleme, küresel devleri Türkiyeye çekiyor: 5651 sayılı Kanun temsilci istiyor, taslak şirket kurmayı dayatıyor. Yaptırımlar yakın: 5651de 10-30 milyon TL ceza, %50-90 bant daraltma; taslakta ise 1-30 milyon TL, %95 bant daraltma ve erişim engeli. Amaçlar örtüşüyor: kamu düzeni ve kullanıcı hakları. Farklar ise dikkat çekiyor: 5651in 1 milyon günlük erişim eşiği net, taslakta aylık kullanıcı eşiği” belirsiz. 5651 içerik ve veri yerelleştirme peşinde, taslak katkı payı ve şebeke güvenliğine odaklanıyor. Twitter 5651e gerçek kişiyle uydu; taslak Zoomdan şirket isteyecek.

5651in Dersi: OTTler İçin Uyarı

5651in dört yıllık serüveni, OTTler için bir pusula. Twitter/X, 2021de bant daraltma tehdidiyle temsilci atadı; YouTube ve Facebook da uydu. İçerik kaldırma genelde işledi (suç içerikli tweetler silindi). Ama VPN bant daraltmayı boşa çıkardı, veri yerelleştirme olmadı, raporlar zayıf kaldı ve halk tepki gösterdi. OTTler için ne anlama geliyor? WhatsAppa bant daraltma uygulanırsa VPN devreye girer; Zoom engellenirse iş dünyası isyan edebilir. Türkiyede VPN kullanımı %30a ulaştı (Global VPN Usage 2023); taslak bu riski göz ardı ediyor.

Somut Örneklerle Etki

WhatsApp şirket kurmazsa 30 milyon TL ceza ve bant daraltmayla karşılaşır, ama VPN kullanıcıları bunu aşar. Zoom yetkilendirme almazsa erişim engeli iş hayatını vurur, belki Türkiyeyi terk eder. Telegram zaten VPNle ayakta; taslak burada zayıf kalabilir. Yerel bir OTT ise eşiğin altındaysa nefes alır.

Sansür Eleştirisi: Özgürlük Nerede?

Taslağa eleştirel sesler yükseliyor: Sansür mü bu? Elbette ki, OTTlerin yerel kurallara tabi tutulması, ifade özgürlüğünü ve mahremiyeti tehdit edebilir. Peki, WhatsApp’ın veri raporlaması, devletin mesajlara göz dikmesi mi? Telegram’ın engellenmesi muhalif sesleri susturur mu?

5651de Twittera bant daraltma depremde iletişim zorluğu yarattı, sansür eleştirisi getirdi (BBC Türkçe, 2023). EFF gibi kuruluşlar, bu tür düzenlemelerin internet özgürlüğünü baltaladığını söylüyor (EFF Raporu, 2023). Devlet ise güvenlik ve düzeni savunuyor (Telegramdaki suç grupları gibi). Bu denge, taslağın sınavı; tüketici haklarının ihmal edilmesi de eleştiriyi büyütüyor.

Yakınsama ve Taslak

Elektronik haberleşme (5809) ve bilişim hukuku (5651), dijital dönüşümle kesişiyor. Taslak, OTTleri telekom rejimine çekerek hibrit bir yaklaşım sunuyor, ama tam birleşme değil. WhatsApp mesajlaşması taslakla, paylaşımları 5651le düzenlenebilir; çakışma riski var.

İdare Hukuku Açısından Eleştiri: Yönetmelik ve BTK Yetkisi Sorunu

Bir nokta daha var: Sosyal ağ sağlayıcılar 5651de doğrudan yasayla düzenlenirken, OTTler 5809da genel bir çerçeve çizilip detaylar taslak yönetmelikle ve BTK yetkisiyle şekillendiriliyor. Örneğin, kullanıcı eşiği gibi kritik bir tanım BTKya bırakılmış. Bu, idare hukuku açısından eleştirilebilir.

Anayasanın 123. maddesi, idarenin düzenleme yetkisini yasal dayanağa bağlar; 5809un Madde 9/14’ü BTKya yetki verse de, bu kadar temel bir unsurun (kapsam tanımı) yasada değil yönetmelikte ve idari kararla belirlenmesi, kanunilik ilkesini zorlayabilir (Anayasa Madde 123). 5651de 1 milyon erişim eşiği yasa metninde netken, taslakta bu belirsizlik keyfiliğe yol açabilir. Üstelik, yönetmelikle düzenleme, TBMMnin yasama yetkisini idareye devretmesi gibi görülebilir; bu, Anayasa Mahkemesinde tartışmaya açılabilir. Daha sağlam bir yasal temel, taslağın meşruiyetini güçlendirirdi.

Taslak Yeterli mi?

Taslak, rekabeti dengelemek ve denetimi artırmak için bir temel sunuyor. Ama eksikler gözden kaçmıyor: kullanıcı eşiği belirsiz, fiber gibi altyapı krizine çözüm yok, VPN ve uluslararası direnç gibi uygulama riskleri ihmal edilmiş. En önemlisi, tüketici hakları gölgede: Zoom toplantısı çökerse, WhatsApp mesajı gitmezse veya X gibi bir veri ihlali yaşanırsa kullanıcı çaresiz. Türkiyede sabit internet hızı küresel ortalamanın yarısı (48 Mbps); taslak bu temeli güçlendirmeden OTTleri düzenliyor. İdari yetki devri ve sansür eleştirileri de soru işareti.

Sonuç? İyi bir başlangıç ama net tanımlar, altyapı teşviki, tüketici koruması, özgürlük dengesi ve yasayla daha güçlü bir dayanak için daha çok mesafe var. Kullanıcıları unutmamak, bu düzenlemenin ruhunu tamamlayabilir.