AB ETS ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM): Yeşil Dönüşümün Yeni Aşaması

AB ETS ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM): Yeşil Dönüşümün Yeni Aşaması


Giriş: İklim Krizi ve AB’nin Yanıtı

Avrupa Birliği, çeşitli çekince ve itirazlar olmakla beraber küresel iklim kriziyle mücadelede öncü bir rol üstlenmiş görünmektedir. 2019 yılı Aralık ayında, yeni seçilen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafındanbu, Avrupa’nın aya ayak basma anıdır. Avrupa Yeşil Mutabakatı çok iddialı bir girişimdir, ancak attığımız her bir adımın etkisini dikkatlice değerlendirecektir” sözleriyle açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal), AB’nin 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefini ortaya koyan kapsamlı bir dönüşüm planıdır. Bu plan, ekonominin tüm sektörlerini kapsayan bütüncül bir yaklaşım sunmaktadır.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, ekonominin ve toplumun tüm katmanlarını kapsayan bütüncül bir yaklaşım sunarken, birbiriyle yakından ilişkili sekiz temel politika alanını içerir. Temiz enerji dönüşümü, enerji sisteminin karbonsuzlaştırılmasını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılmasını hedeflerken, sürdürülebilir ulaşım stratejisi, ulaşım sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılmasına odaklanmaktadır.

Döngüsel ekonomi yaklaşımı, kaynakların verimli kullanımını ve atıkların minimize edilmesini teşvik ederken, biyoçeşitlilik stratejisi, ekosistemlerin korunması ve restorasyonunu amaçlamaktadır. Tarladan sofraya stratejisi, gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğini artırmayı hedeflerken, sıfır kirlilik vizyonu, hava, su ve toprak kirliliğinin önlenmesine yönelik tedbirleri içermektedir.

Bu kapsamlı dönüşüm planının en önemli araçlarından biri, endüstriyel üretimin yeşil dönüşümünü hızlandırmayı hedefleyen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’dır (CBAM). Bu mekanizma, AB’nin iklim hedeflerini desteklerken karbon kaçağını önlemeyi ve küresel ticarette adil bir rekabet ortamı oluşturmayı amaçlamaktadır. CBAM, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin (EU ETS) bir tamamlayıcısı olarak tasarlanmış olup, AB’ye ithal edilen ürünlerin karbon içeriğine bir fiyat belirleyerek, iç ve dış üreticiler arasında karbon fiyatlandırması açısından eşit şartlar yaratmayı hedeflemektedir.

CBAM’ın Yeşil Mutabakat içindeki kritik rolü, sadece emisyon azaltımı hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunmakla sınırlı değil. Bu mekanizma aynı zamanda, döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırmakta, temiz teknoloji inovasyonunu teşvik etmekte ve sürdürülebilir endüstriyel üretimi desteklemektedir. Böylece CBAM, AB’nin yeşil dönüşüm stratejisinin hem çevresel hem de ekonomik hedeflerine hizmet eden bütünleşik bir politika aracı olarak öne çıkar.

AB Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) Karbon Kaçağı Sorunu ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması

Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinin temel taşlarından biri olan Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS), 2005 yılında kurulmuş dünyanın ilk ve en büyük karbon piyasası. Bu sistem, “kirleten öder” prensibini temel alarak, işletmelerin sera gazı emisyonlarını azaltmalarını teşvik eden piyasa temelli bir mekanizma olarak tasarlanmıştır.

EU ETS, AB’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık %40’ını kapsayan geniş bir etki alanına sahip. Sistem elektrik ve ısı üretimi, enerji yoğun sanayi sektörleri ve havacılık sektörünü kapsıyor. 2024 yılı itibarıyla deniz taşımacılığı sektörü de sistem kapsamına alındı. Coğrafi olarak tüm AB ülkelerinin yanı sıra, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç’te uygulanmakta olup, 2020 yılından bu yana İsviçre ETS ile de entegre. 

Sistemin İşleyiş Mekanizması

EU ETS, “üst sınır ve ticaret” (cap and trade) prensibi üzerine kurulmuştur. Bu prensibe göre, sistem kapsamındaki tesislerin toplam emisyonları için bir üst sınır belirlenir ve bu sınır AB’nin iklim hedefleri doğrultusunda her yıl kademeli olarak azaltılır. Sistem, 2023 yılına kadar emisyonların 2005 seviyelerine kıyasla %47 oranında azaltılmasını sağladı.

Emisyon tahsisatları, sistemin temel para birimidir ve her bir tahsisat bir ton CO2 eşdeğeri emisyon hakkını temsil eder. İşletmeler bu tahsisatları açık artırmalar yoluyla satın alabilir, kendi aralarında ticaretini yapabilir veya gelecekte kullanmak üzere saklayabilirler. Bazı sektörler için ücretsiz tahsisat dağıtımı da söz konusu.

Sistemin işleyişinde şeffaflık ve izlenebilirlik büyük önem taşır. Tüm işletmeler yıllık emisyonlarını izlemek, raporlamak ve bu emisyonları karşılayacak miktarda tahsisatı teslim etmekle yükümlü. Bu yükümlülüklere uyulmaması durumunda ağır para cezaları uygulanmaktadır.

Finansal Boyut ve Ekonomik Etkileri

EU ETS, yeşil dönüşümün finansmanında önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Sistem 2013 yılından bu yana 175 milyar Avro’nun üzerinde gelir elde etmiştir. Bu gelirler öncelikle üye devletlerin ulusal bütçelerine aktarılmakta ve yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve düşük karbonlu teknolojilerin geliştirilmesi için kullanılmaktadır. Ayrıca İnovasyon Fonu ve Modernizasyon Fonu gibi AB düzeyindeki programlar aracılığıyla yeşil teknolojilerin geliştirilmesi desteklenmektedir.

Karbon Kaçağı Sorunu ve CBAM’ın Rolü

EU ETS’nin etkinliğini tehdit eden en önemli sorunlardan biri karbon kaçağı. Karbon kaçağı, AB’deki karbon fiyatlandırması nedeniyle üretimin daha gevşek çevresel düzenlemelere sahip ülkelere kayması ve bunun sonucunda küresel emisyonların artması riskini ifade eder. Bu risk özellikle çimento, demir-çelik, alüminyum gibi enerji yoğun ve ticarete konu olan sektörlerde yüksek.

EU ETS kapsamındaki işletmeler için karbon maliyeti önemli bir rekabet dezavantajı oluşturuyor. AB’nin tahminlerine göre, bazı sektörlerde karbon kaçağı riski %50-75 seviyelerine ulaşabiliyor. Bu durum, hem AB’nin iklim hedeflerini tehlikeye atmakta hem de AB endüstrisinin rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.

CBAM, AB içindeki üreticiler ile ithalatçılar arasında karbon fiyatlandırması açısından eşit şartlar yaratarak, karbon kaçağı riskini azaltmayı hedeflemektedir. CBAM’ın EU ETS ile paralel çalışacak şekilde tasarlanması, küresel ticaretin karbonsuzlaştırılması için önemli bir adım olarak görülüyor.  

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın Ortaya Çıkışı ve Temel Amacı

Bir kez daha vurgulayalım; SKDM/CBAM, AB’nin iklim hedeflerini desteklerken karbon kaçağını önlemeyi ve küresel ticarette adil bir rekabet ortamı oluşturmayı amaçlıyor. Bu mekanizma, AB’ye ithal edilen ürünlerin karbon içeriğine bir fiyat belirleyerek, AB içi ve dışı üreticiler arasında karbon fiyatlandırması açısından eşit şartlar yaratmayı hedefliyor.

SKDM’nin EU ETS ile İlişkisi

Bu anlamda, SKDM, EU ETS’nin bir tamamlayıcısı olarak tasarlandı. İthal ürünlere uygulanacak karbon fiyatı, EU ETS kapsamındaki karbon fiyatlarıyla uyumlu olacak şekilde belirlenecek. Bu sayede:

  • AB içi üreticiler ile ithalatçılar arasında karbon fiyatlandırması açısından eşit şartlar sağlanacak,
  • Küresel tedarik zincirlerinde karbon emisyonlarının şeffaf bir şekilde izlenmesi ve raporlanması mümkün olacak,
  • Uluslararası ticaret partnerleri düşük karbonlu üretim teknolojilerine yatırım yapmaya teşvik edilecektir.

Bu düzenleme, AB’nin ‘Fit for 55′ paketi kapsamında, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine göre en az %55 oranında azaltma hedefinin önemli bir bileşenidir.

II. SKDM’nin Kapsamı ve Uygulama Süreci

SKDM/CBAM, karmaşık bir düzenleme olmasına rağmen, net bir uygulama takvimi ve kapsamı olan bir mekanizma. Düzenlemenin kapsadığı sektörler, emisyon türleri ve uygulama aşamaları, AB’nin iklim hedefleriyle uyumlu olarak belirlenmiştir.

Kapsam ve Temel Prensipler

SKDM, öncelikli olarak karbon kaçağı riski yüksek olan sektörleri hedeflemektedir. Bu sektörler, yüksek emisyon yoğunluğuna sahip ve uluslararası ticaretin yoğun olduğu alanlar arasından seçildi. İlk aşamada şu yedi temel sektör kapsama alındı:

  • Demir-Çelik Sektörü: Bu sektörde ham demir, pik demir, ferro alaşımlar, demir ve alaşımsız çelikten yassı hadde ürünleri, çubuklar ve profiller SKDM kapsamında. Sektör, AB’nin toplam endüstriyel emisyonlarının yaklaşık %22’sini oluşturuyor.
  • Çimento Sektörü: Klinker, portland çimentosu, alüminli çimento ve diğer hidrolik çimentolar mekanizma kapsamında. Bu sektör, yüksek emisyon yoğunluğu nedeniyle öncelikli sektörlerden biri olarak belirlendi.
  • Alüminyum: İşlenmemiş alüminyum, alüminyum çubuklar ve profiller kapsama dahildir. Sektörün enerji yoğun yapısı ve uluslararası rekabete açık olması, SKDM kapsamına alınmasının temel nedeni.
  • Gübre: Amonyak, nitrik asit, üre ve karma gübreler mekanizma kapsamında. Tarım sektörünün temel girdilerinden olan gübrenin üretim sürecindeki yüksek emisyonlar, bu sektörü SKDM için kritik hale getiriyor.
  • Elektrik: Sınır ötesi elektrik ticareti de SKDM kapsamında. Elektrik üretimindeki karbon yoğunluğu, ithal elektriğin çevresel etkisini önemli kılıyor.
  • Hidrojen: Hem geleneksel hem de yeşil hidrojen üretimi kapsama dahil. Geleceğin enerji kaynağı olarak görülen hidrojenin üretim sürecindeki emisyonlar yakından takip ediliyor.
  • Dolaylı Emisyonlar: 2025 yılından itibaren üretim sürecinde kullanılan elektrik kaynaklı dolaylı emisyonlar da kapsama dahil edilecek.

Aşamalı Uygulama Süreci

SKDM’nin uygulanması üç temel aşamada gerçekleşmektedir:

Geçiş Dönemi (1 Ekim 2023 – 31 Aralık 2024): Bu dönemde ithalatçılar sadece raporlama yükümlülüğüne tabi. İthal edilen ürünlerin karbon içeriği ve varsa ihracatçı ülkede ödenen karbon vergisi beyan ediliyor.  

Genişletilmiş Raporlama Dönemi (1 Ocak 2025 – 31 Aralık 2025): Bu dönemde dolaylı emisyonlar da raporlama kapsamına dahil edilmekte ve veri toplama gereksinimleri artmaktadır. İthalatçılar, daha detaylı emisyon raporları sunmak zorunda.

Tam Uygulama Dönemi (1 Ocak 2026 sonrası): Bu tarihten itibaren ithalatçılar, ürünlerin karbon içeriğine göre SKDM sertifikası satın almak zorunda. Sertifika fiyatları, AB ETS karbon fiyatlarına göre belirlenecek.

CBAM Beyannamesi ve Raporlama Yükümlülükleri

İthalatçılar, üç ayda bir SKDM beyannamesi sunmakla yükümlü. Bu beyannamelerde:

  • İthal edilen ürünlerin miktarı ve türü,
  • Ürünlerin üretiminde ortaya çıkan doğrudan emisyonlar,
  • 2025’ten itibaren dolaylı emisyonlar,
  • İhracatçı ülkede ödenen karbon vergisi (varsa),
  • Emisyon hesaplama metodolojisi ve doğrulama bilgileri.

gibi detaylı bilgiler yer alıyor. Beyannamelerin AB tarafından akredite edilmiş doğrulayıcılar tarafından onaylanması gerekiyor.

III. Türk İhracatçılar İçin Detaylı Yol Haritası ve Uyum Süreci

Türkiye’nin AB ile olan dış ticaret hacmi ve özellikle SKDM kapsamındaki sektörlerdeki yoğun ihracatı göz önüne alındığında, bu mekanizmaya uyum sağlamak kritik önem taşımaktadır. İhracatçılarımızın rekabet güçlerini koruyabilmeleri ve hatta artırabilmeleri için sistematik bir hazırlık süreci izlemeleri gerekmekte. 

Kurumsal Karbon Yönetimi ve Altyapı Hazırlığı

Karbon yönetimi artık bir işletme fonksiyonu olarak ele alınmalı. Bu kapsamda öncelikle kurumsal yapının oluşturulması gerekiyor. İşletmeler bünyesinde karbon yönetiminden sorumlu bir birim veya en azından uzman personel bulundurulmalı, bu ekip/kişi, emisyon ölçüm ve raporlama sistemlerinin kurulmasından, veri toplanmasına ve doğrulama süreçlerinin yönetilmesine kadar tüm aşamaları koordine etmelidir.

Emisyon ölçüm sistemleri için gerekli teknik altyapı oluşturulması da çok önemli. Bu kapsamda sürekli emisyon ölçüm cihazları, veri toplama ve işleme yazılımları ve gerekli laboratuvar altyapısı kurulmalı. Özellikle 2025’te devreye girecek dolaylı emisyonların ölçümü için elektrik tüketiminin detaylı takibi önem kazanacaktır.

Üretim Süreçlerinin Dönüşümü ve Teknoloji Yatırımları

İşletmeler, karbon emisyonlarını azaltmak için üretim süreçlerini gözden geçirmeli ve gerekli teknolojik yatırımları planlamalı. Bu kapsamda:

  • Enerji verimliliği projeleri önceliklendirilmeli. Mevcut üretim hatlarında enerji kayıplarının tespiti ve azaltılması, yalıtım iyileştirmeleri, atık ısı geri kazanımı gibi projeler hayata geçirilmeli.
  • Yenilenebilir enerji yatırımları değerlendirilmeli. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarına yatırım yapılması, dolaylı emisyonların azaltılmasında önemli rol oynayacak.
  • Üretim teknolojilerinin modernizasyonu planlanmalı. Düşük karbonlu üretim teknolojilerine geçiş için AR-GE çalışmaları başlatılmalı, gerekli yatırımlar için finansman kaynakları araştırılmalı.

Sertifikasyon ve Doğrulama Süreçleri

SKDM uyum sürecinde sertifikasyon ve doğrulama kritik önem taşıyor. Bu kapsamda:

  • ISO 14064 gibi uluslararası standartlara uygun sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve raporlanması sistemleri kurulmalı.
  • AB tarafından akredite edilmiş doğrulayıcı kuruluşlarla çalışılmalı. Bu kuruluşların seçimi ve doğrulama süreçlerinin planlanması için erken harekete geçilmeli.
  • Düzenli iç ve dış denetimlerle süreçlerin kontrolü sağlanmalı. İç denetim ekipleri oluşturulmalı ve periyodik denetimler planlanmalı.

Finansal Planlama ve Risk Yönetimi

2026 yılından itibaren başlayacak finansal yükümlülükler için şimdiden hazırlık yapılması gerekiyor. Bu kapsamda:

  • SKDM maliyetlerinin ürün maliyetlerine etkisi hesaplanmalı. Her ürün için karbon içeriği bazında maliyet analizi yapılmalı.
  • Karbon fiyatlandırması senaryoları oluşturulmalı ve AB ETS fiyatları takip edilerek, farklı fiyat senaryolarına göre maliyet projeksiyonları hazırlanmalı.
  • Risk yönetimi stratejileri geliştirilmeli ve karbon fiyatlarındaki değişimlere karşı finansal korunma mekanizmaları değerlendirilmeli.

Rekabet Stratejisi ve Pazar Konumlandırması

SKDM, işletmeler için bir tehdit olduğu kadar bir fırsat olarak da değerlendirilmeli. Buna göre:

  • Yeşil ürün portföyü geliştirilmeli ve düşük karbonlu ürünler için AR-GE çalışmaları yapılarak, ürün gamı bu yönde çeşitlendirilmeli.
  • Pazarlama stratejileri güncellenmeli. Düşük karbon ayak izine sahip ürünler için özel pazarlama stratejileri geliştirilmeli.
  • Müşteri ilişkileri yönetimi güçlendirilmeli ve AB’deki müşterilerle yakın iletişim kurulmalı, onların CBAM kaynaklı beklentileri anlaşılmalıdır.

IV. Sonuç ve Değerlendirme: Zorluklar, Fırsatlar ve Gelecek Perspektifi

CBAM, AB’nin iklim hedeflerine ulaşmada kritik bir araç olarak görülse de, uluslararası ticaret hukuku ve uygulamada karşılaşılan zorluklar açısından önemli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, mekanizmanın etkinliği ve uluslararası ticaret üzerindeki etkileri dikkatle değerlendirilmelidir.

SKDM’nin WTO Kurallarıyla Uyumsuzluk İddiaları

SKDM, Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli bir araç olarak görülse de, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurallarıyla potansiyel uyumsuzluğu tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalar özellikle ayrımcılık yapmama ilkesi ve en çok gözetilen ulus (MFN) ilkesi bağlamında yoğunlaşmaktadır.

Ayrımcılık Yapmama İlkesi

WTO’nun temel ilkelerinden biri olan ayrımcılık yapmama prensibi, tüm ülkelerin ürünlerine eşit muamele edilmesini öngörmektedir. Ancak, SKDM kapsamında AB’nin ithalatçılara getirdiği karbon fiyatlandırması, AB içi üreticilere göre daha yüksek maliyetler oluşturduğu için ayrımcı bir etki yarattığı eleştirisine neden olmuştur. Örneğin, AB dışındaki üreticilerin karbon maliyetlerine ilişkin verileri sağlayamadığı durumlarda uygulanan varsayılan değerler, uluslararası ticarette haksız rekabet yaratabilir.

En Çok Gözetilen Ulus İlkesi

WTO’nun MFN ilkesi, ticaret ortakları arasında ayrıcalıklı muamele yapılmamasını şart koşar. Ancak, SKDM yalnızca belirli sektörleri ve ürünleri hedef alarak, tüm ticaret ortaklarına eşit muamele edilmediği izlenimi yaratmaktadır. Örneğin, karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren gelişmekte olan ülkeler, SKDM’nin bu sektörleri hedef almasını, ekonomik dezavantajlarını daha da artıran bir politika olarak değerlendirebilir.

Karbon Vergisi ve Ticaret Bariyerleri

SKDM’nin bir karbon vergisi yerine düzenleyici bir mekanizma olarak tanımlanması, teknik bir ayrım gibi görünse de, bazı ülkeler tarafından dolaylı bir ticaret bariyeri olarak algılanmaktadır. Özellikle, düşük karbon teknolojilerine erişimi sınırlı olan ülkeler, bu düzenlemenin iklim değişikliği bahanesiyle ekonomik korumacılık (green protectionism) amacı güttüğünü savunmaktadır.

AB Dışındaki Ülkelerden Gelen Eleştiriler

SKDM’nin uluslararası etkileri konusunda, gelişmekte olan ülkeler, Küresel Güney ülkeleri, Çin ve ABD gibi farklı gruplar tarafından dile getirilen eleştiriler, mekanizmanın etkinliği kadar adaleti üzerine de sorular doğurmaktadır.

Gelişmekte Olan Ülkeler ve Adil Geçiş Sorunu

Gelişmekte olan ülkeler, SKDM’nin karbon kaçağını önlemek gibi önemli bir hedefe hizmet ettiğini kabul etmekle birlikte, bu mekanizmanın gelişmiş ülkelerle eşit imkanlara sahip olmayan ekonomilere adil bir geçiş fırsatı sunmadığını savunmaktadır. Bu ülkeler, düşük karbonlu üretim teknolojilerine yatırım yapacak kaynaklardan yoksun oldukları için, SKDM’nin kendilerine ekonomik bir yük oluşturacağını ifade etmektedir.

Küresel Güney’in Perspektifi

Küresel Güney ülkeleri, SKDM’nin karbon maliyetlerini yalnızca üreticilere yüklemesi nedeniyle, iklim adaleti açısından yetersiz olduğunu öne sürmektedir. Örneğin, AB’nin karbon kaçağını önleme hedefi, karbon yoğun sektörlerdeki üretimi daha gevşek düzenlemelere sahip ülkelerde durdurmak yerine, bu ülkelerin ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerini tehdit etmektedir.

Çin ve ABD’nin Tepkileri

Çin, SKDM’yi açıkça bir yeşil korumacılık girişimi olarak eleştirirken, ABD, karbon fiyatlandırması yerine teşvik odaklı politikaların küresel karbon emisyonlarını daha etkili bir şekilde azaltacağını savunuyor. Bu eleştiriler, SKDM’nin uluslararası ticaret sisteminde benimsenmesini zorlaştıran temel unsurlardan birisi.

Bu nedenle, AB’nin SKDM ile ilgili eleştirileri giderebilmesi için, uluslararası ortaklarını sürece daha etkin şekilde dahil edecek mekanizmalar (Adil Geçiş Fonu, Karbon Diplomasi gibi) geliştirmesi gerekebilir.

Nihayetinde, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kuralları çerçevesinde CBAM’a yönelik eleştiriler, mekanizmanın bazı yönlerinin gözden geçirilmesine neden olmuştur. Özellikle ihracat iadesi gibi bazı telafi edici uygulamaların ötelenmesi, bu hassasiyetin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. WTO’nun temel ilkelerinden olan ayrımcılık yapmama ve en çok gözetilen ulus prensipleriyle uyum konusundaki tartışmalar devam etmektedir.

Türk ihracatçıları açısından bakıldığında, CBAM’a uyum süreci oldukça zorlu geçecek gibi. Özellikle KOBİ’ler başta olmak üzere, birçok işletmenin karbon emisyonlarının ölçülmesi, raporlanması ve doğrulanması konusunda teknik ve finansal kapasitelerinin geliştirilmesi gerekiyor ve yapılan araştırmalar, Türk firmalarının önemli bir bölümünün henüz CBAM gerekliliklerine tam olarak hazır olmadığını gösteriyor.

Bu zorlukların aşılabilmesi için kapsamlı ve sürdürülebilir bir destek mekanizması oluşturulması kritik önemde. Bu kapsamda:

  • Sektörel düzeyde düzenli eğitim programlarının organize edilmesi,
  • Teknik kapasite geliştirme desteklerinin sağlanması,
  • Finansman olanaklarının genişletilmesi,
  • Pilot uygulamalar ve örnek projelerle deneyim kazanılması,
  • Kamu-özel sektör işbirliğinin güçlendirilmesi,

gibi adımların atılması gerekmektedir.

SKDM, tüm zorluklarına rağmen, Türk sanayisinin yeşil dönüşümü için bir katalizör görevi görebilir. Bu süreç, doğru yönetildiğinde, işletmelerimizin küresel rekabet gücünü artırma ve sürdürülebilir üretim pratiklerini geliştirme fırsatı sunmaktadır. Ancak bunun için proaktif bir yaklaşım ve tüm paydaşların koordineli çalışması şart.

Bu noktada, yasal altyapının oluşturulması kritik önemde. İklim Kanunu’nun yasalaşması ve bunu takiben gerekli ikincil mevzuatın (yönetmelik, tebliğ ve diğer düzenleyici işlemler) ivedilikle yürürlüğe konulması, hem kamu kurumlarının hem de özel sektörün SKDM’ye uyum sürecini hızlandıracaktır. Özellikle emisyon ölçüm, raporlama ve doğrulama sistemlerinin yasal çerçevesinin oluşturulması, akreditasyon mekanizmalarının kurulması ve kurumsal yapıların güçlendirilmesi için 2026 öncesinde tüm hazırlıkların tamamlanması gerekiyor. Bu yasal altyapı, işletmelerin SKDM uyum sürecinde ihtiyaç duyacakları teknik ve finansal desteklerin sağlanmasına da zemin hazırlayacaktır.

Önümüzdeki dönemde SKDM’nin kapsamının genişlemesi ve benzer mekanizmaların diğer ülkeler tarafından da uygulanmaya başlanması beklenebileceği gibi yukarıda aktarılan eleştirilerin dikkate alınması ve çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de söz konusu olabilir.

Sonuç olarak, işletmelerimizin bu dönüşüme hazırlanması, sadece AB pazarı için değil, küresel rekabet gücümüzün korunması ve temel meselelere dair söz söyleme kapasitemizin artması için de hayati önem taşıyor. Türkiye’nin, hem yasal altyapısını güçlendirerek hem de özel sektörün kapasitesini geliştirerek bu süreci başarıyla yönetmesi, sürdürülebilir ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmada belirleyici olacaktır. 

 

Temel Kavramlar ve Önemli Tanımlar

Fit for 55 (55’e Uyum Paketi)

AB’nin 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine göre en az %55 oranında azaltma hedefini gerçekleştirmek için oluşturduğu kapsamlı politika ve mevzuat paketi. CBAM, bu paketin önemli bileşenlerinden birisi. Paket, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, emisyon ticareti, ulaştırma ve diğer sektörlerde kapsamlı düzenlemeler içermektedir.

Karbon Kaçağı (Carbon Leakage)

Karbon kaçağı, sıkı iklim politikaları uygulayan ülkelerdeki üretimin, daha gevşek düzenlemelere sahip ülkelere kayması sonucunda küresel emisyonların artması durumudur. Bu kavram, SKDM’nin temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Örneğin, AB’deki bir çelik üreticisinin, karbon maliyetleri nedeniyle üretimini daha az katı çevresel düzenlemelere sahip bir ülkeye taşıması, karbon kaçağına örnek teşkil eder.

Doğrudan Emisyonlar (Direct Emissions)

Üretim sürecinde doğrudan ortaya çıkan sera gazı emisyonlarıdır ve gömülü emisyonların önemli bir bileşenini oluşturur. Örneğin, çimento üretiminde klinker pişirme işlemi sırasında ortaya çıkan CO2 emisyonları veya demir-çelik üretiminde yüksek fırınlardan kaynaklanan emisyonlar, doğrudan emisyonlara örnektir. SKDM’nin ilk aşamasında raporlanması zorunlu olan emisyon türüdür.

Dolaylı Emisyonlar (Indirect Emissions)

Üretim sürecinde kullanılan elektrik, ısı veya buhar tüketiminden kaynaklanan ve gömülü emisyonların bir diğer önemli bileşenini oluşturan emisyonlar. 2025 yılından itibaren SKDM kapsamında raporlanması zorunlu hale geldi. Örneğin, bir alüminyum tesisinin elektrik tüketiminden kaynaklanan emisyonlar bu kategoriye girer.

Gömülü Emisyonlar (Embedded Emissions)

Bir ürünün tüm yaşam döngüsü boyunca ortaya çıkan toplam sera gazı emisyonları. Bu kavram, doğrudan emisyonlar (üretim sürecinden kaynaklanan) ve dolaylı emisyonların (enerji tüketiminden kaynaklanan) ötesine geçerek, hammaddelerin çıkarılmasından başlayıp nihai ürünün tamamlanmasına kadar tüm aşamalardaki karbon ayak izini kapsar. Örneğin, bir çelik ürününün gömülü emisyonları; demir cevherinin çıkarılması, taşınması, işlenmesi, çeliğe dönüştürülmesi ve nihai ürün haline getirilmesi süreçlerindeki tüm emisyonları içerir. CBAM kapsamında, özellikle karmaşık ürünlerde gömülü emisyonların hesaplanması ve raporlanması giderek daha fazla önem kazanmaktadır.

CBAM Beyannamesi (CBAM Declaration)

İthalatçıların üç aylık dönemler halinde sunmak zorunda oldukları, ithal edilen ürünlerin karbon içeriğini ve ilgili diğer bilgileri içeren resmi beyan. Bu beyanname, ürünlerin emisyon değerlerini, hesaplama metodolojisini ve varsa ihracatçı ülkede ödenen karbon vergisi bilgilerini içerir.

CBAM Sertifikası (CBAM Certificate)

2026 yılından itibaren ithalatçıların satın almak zorunda olacakları dijital sertifikalar. Bu sertifikalar, ithal edilen ürünlerin karbon içeriğine karşılık gelen ve AB ETS fiyatlarına endeksli olan finansal araçlardır.

Varsayılan Değer (Default Value)

İthalatçının gerçek emisyon verilerini sağlayamadığı durumlarda kullanılacak olan standart emisyon değerleridir. Bu değerler genellikle sektördeki en kötü performans gösteren %10’luk dilimin ortalaması baz alınarak belirlenir.

Doğrulayıcı Kuruluş (Verifier)

AB tarafından akredite edilmiş, emisyon hesaplamalarını ve beyanlarını kontrol eden ve onaylayan bağımsız kuruluşlar. CBAM kapsamındaki tüm emisyon beyanlarının akredite doğrulayıcılar tarafından onaylanması zorunlu.

Yerleşik Tesisler (Embedded Installations)

CBAM kapsamındaki ürünlerin üretildiği ve emisyonların ortaya çıktığı üretim tesisleri. Her tesisin kendine özgü emisyon profili ve hesaplama metodolojisi olabilir.

Yetkili CBAM Otoritesi (CBAM Authority)

Her AB üyesi ülkede CBAM uygulamasından sorumlu olan yetkili kurum. Bu kurumlar, beyannamelerin kabulü, sertifikaların satışı ve denetim süreçlerinden sorumludur.

Önemli Kaynaklar ve Referanslar

  1. Avrupa Komisyonu CBAM Resmi Web Sayfası (https://ec.europa.eu/taxation_customs/customs-4/carbon-border-adjustment-mechanism_en)
  2. CBAM Uygulama Yönetmeliği (Commission Implementing Regulation (EU) 2023/1773)
  3. CBAM Geçiş Dönemi Kayıt Sistemi (https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets/cbam_en)
  4. T.C. Ticaret Bakanlığı CBAM Bilgilendirme Sayfası (www.ticaret.gov.tr)
  5. Uluslararası Karbon Fiyatlandırma Araçları (World Bank Carbon Pricing Dashboard)

Not: Bu kaynaklar düzenli olarak güncellenmektedir. En güncel bilgiler için resmi kurumların web sitelerinin takip edilmesi önerilmektedir.