
ABD’nin Yapay Zeka Altyapı Stratejisi ve Türkiye’deki Veri Merkezi Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi
Yapay zeka teknolojilerinin hızlı gelişimi, veri merkezi altyapısının stratejik önemini her geçen gün artırmaktadır. Bu bağlamda, ABD Başkanı Joe Biden’ın 14 Ocak 2025 tarihinde imzaladığı Başkanlık Kararnamesi ile Türkiye’deki mevcut durum ve sektör beklentileri arasında kapsamlı bir karşılaştırma yapmak, ülkemizin bu alandaki politikalarının geliştirilmesi için önemli içgörüler sunmaktadır.
Veri Merkezi Altyapısında Küresel Bağlam ve Pazar Dinamikleri
Yapay zeka teknolojilerinin veri merkezi altyapısına olan talebi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşmıştır. Sektör araştırmaları, yapay zeka modellerinin eğitimi ve uygulanmasının 2028 yılına kadar 76 milyar dolarlık bir pazar oluşturacağını öngörmektedir. Bu rakam, Amazon Web Services (AWS) gibi dünyanın en büyük bulut servis sağlayıcılarının yıllık işletme maliyetlerinin iki katından fazlasına tekabül etmektedir.
Depolama kapasitesi açısından da çarpıcı bir büyüme trendi gözlemlenmektedir. Veri merkezi depolama kapasitesinin 2023’teki 10,1 zettabayt seviyesinden 2027’de 21,0 zettabayta ulaşması ve yıllık bileşik büyüme oranının %18,5 olması beklenmektedir. Bu büyüme, aynı zamanda hesaplama gücüne yönelik talebi de artıracak, Aşırı Büyük Ölçekli Veri Merkezlerinin (Hyperscale Data Centers) raf yoğunluklarının 2027’ye kadar yıllık %7,8 oranında artması öngörülmektedir.
ABD’nin Stratejik Yaklaşımı
Kararname, yapay zeka altyapısının geliştirilmesi için dört temel alanda yenilikçi düzenlemeler getirmektedir.
Federal Kaynakların Stratejik Kullanımı
Kararname, ABD Savunma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’na ait federal arazilerin veri merkezi yatırımları için kullanıma açılmasını öngörmektedir. Bu araziler, özel sektörün gigavat ölçeğinde veri merkezleri kurması için kiralanabilecektir. Site seçiminde yüksek kapasiteli iletim altyapısına erişilebilirlik ve çevresel etkiler göz önünde bulundurulacaktır. Arazi tahsisi rekabetçi bir süreç içinde gerçekleştirilecek ve tüm maliyetler özel sektör tarafından karşılanacaktır.
Enerji Altyapısı ve Sürdürülebilirlik
Veri merkezi işletmecileri için getirilen en önemli yükümlülüklerden biri, tesislerinin elektrik ihtiyacını karşılayacak yeni temiz enerji kaynaklarını devreye almalarıdır. Bu kapsamda:
- Jeotermal enerji projeleri için hızlandırılmış izin süreçleri
- Dağıtık enerji kaynaklarının teşviki
- Nükleer enerjinin güvenli ve sorumlu kullanımı için düzenlemeler
- Şebeke bağlantılarının kolaylaştırılması ve modernizasyonu gibi destekleyici önlemler planlanmaktadır.
İzin ve Ruhsatlandırma Süreçleri
Kararname, federal sahalardaki yapay zeka altyapısı için hızlandırılmış izin süreçleri öngörmektedir. Çevresel etki değerlendirmelerinin hızlandırılması ve “kategorik istisnalar” gibi uygulamalarla bürokratik süreçlerin optimize edilmesi hedeflenmektedir. Ancak bu kolaylaştırıcı önlemler, çevrenin korunması ilkesinden taviz vermeden uygulanacaktır.
Ekonomik ve Sosyal Güvenceler
Düzenleme, altyapı yatırımlarının ekonomik ve sosyal etkilerini dengelemek için önemli güvenceler içermektedir:
- Tüketici elektrik fiyatlarının yükselmemesi için koruyucu önlemler,
- Yerli yarı iletken üretiminin desteklenmesi,
- İşçi hakları ve adil ücret politikaları,
- Küçük işletmelerin ve startup’ların altyapıya erişiminin güvence altına alınması.
Türkiye’deki Mevcut Durum ve Karşılaştırmalı Değerlendirme
Türkiye’nin veri merkezi altyapısına yönelik politika çerçevesi, 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı‘nda yer alan hedefler etrafında şekillenmiştir. Ancak politika hedefleri ile uygulama arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Politika Çerçevesi ve Uygulama Sorunları
2025 Yılı Programı’nda iki temel hedef öne çıkmaktadır:
- İnternet Değişim Noktası (İDN) kurulması ve işletilmesi,
- Veri merkezlerine yönelik güvenlik ve hizmet sunum standartlarının geliştirilmesi.
Ancak bu hedefler, 2019’dan beri programlarda yer almasına rağmen somut ilerleme sağlanamamıştır. BTK’nın 2021’de tamamlamayı planladığı İnternet Değişim Altyapısı çalışmalarının sonuçsuz kalması ve sonraki iş planlarından çıkarılması, politika sürekliliği açısından endişe vericidir.
Kurumsal Yapı ve Koordinasyon Sorunları
ABD’nin iki bakanlık üzerinden yürüttüğü sürece karşılık, Türkiye’de beş farklı kurumun (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, BTK, TSE) sorumlu olması, koordinasyon zorluklarına yol açmaktadır. Bu durum:
- Karar alma süreçlerinin uzaması,
- Yetki ve sorumluluk karmaşası,
- Uygulama etkinliğinin azalması gibi sorunlara neden olmaktadır.
Altyapı Geliştirme ve Enerji Politikaları
ABD’nin temiz enerji odaklı yaklaşımına karşılık, Türkiye’de veri merkezlerinin enerji ihtiyacına yönelik bütüncül bir strateji bulunmamaktadır. Özellikle:
- Yenilenebilir enerji entegrasyonu,
- Şebeke modernizasyonu,
- Enerji verimliliği standartları konularında kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Yatırım Teşvikleri ve Finansman
ABD modelinin özel sektör finansmanına dayalı ancak kamu kaynaklarının stratejik kullanımını içeren yaklaşımı, Türkiye için de örnek teşkil edebilir. Bu kapsamda:
- Kamu arazilerinin veri merkezi yatırımları için kullanıma açılması,
- Altyapı yatırımlarının finansmanı için yeni modeller,
- Yerli teknoloji ekosisteminin desteklenmesi konularında yeni düzenlemeler değerlendirilebilir.
Türkiye’de veri merkezi ekosisteminin gelişimi için sektör temsilcileri, özellikle TELKODER, kapsamlı düzenlemeler talep etmektedir. Bu talepler şu başlıklar altında toplanmaktadır:
1. Mevzuat Düzenlemeleri:
– Veri Merkezi, Bulut Bilişim ve Platform Hizmetleri sektörlerinin geliştirilmesine yönelik kanun taslağının hızla yasalaşması,
– Cazibe Merkezleri Programı’ndaki coğrafi kısıtlamaların kaldırılması.
2. Teşvik Mekanizmaları:
– IaaS, PaaS, SaaS gibi hizmetler sunan yerli bulut sağlayıcılarının destek ve teşviklerden faydalandırılması,
– Beyaz alan sınırının kaldırılarak sektörün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi.
Öneriler ve Yol Haritası
Türkiye’nin veri merkezi altyapısının geliştirilmesi ve yapay zeka teknolojilerinde rekabet gücünün artırılması için kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç duyulmaktadır. ABD’nin yeni yaklaşımından alınabilecek dersler ışığında, ülkemiz için şu stratejik adımların atılması önem taşımaktadır.
Öncelikle, uzun vadeli ve bütüncül bir veri merkezi stratejisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu strateji, mevcut durumda farklı kurumlar arasında dağılmış olan yetki ve sorumlulukları net bir şekilde tanımlayan, hedefleri somut zaman planlarına bağlayan ve kaynakların etkin kullanımını öngören bir çerçeve sunmalıdır. Strateji belgesinin hazırlanması sürecinde, sektör paydaşlarının aktif katılımının sağlanması ve uluslararası en iyi uygulamaların incelenmesi, uygulanabilir bir yol haritasının oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
Kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi için yeni bir yönetişim modelinin tasarlanması kritik önem taşımaktadır. Mevcut durumda beş farklı kurumun sorumluluğunda olan veri merkezi politikalarının, tek bir koordinasyon mekanizması altında yönetilmesi verimliliği artıracaktır. Bu mekanizma, düzenli toplanan ve hızlı karar alabilen bir yapıya sahip olmalı, aynı zamanda özel sektör temsilcilerinin de görüşlerini düzenli olarak paylaşabilecekleri bir platform sunmalıdır.
Altyapı geliştirme konusunda, İnternet Değişim Noktaları projesinin yeniden önceliklendirilmesi ve somut bir takvime bağlanması gerekmektedir. Bu projenin başarısı, Türkiye’nin bölgesel bir veri merkezi üssü olma hedefine ulaşmasında kritik rol oynayacaktır. Aynı zamanda, enerji altyapısının modernizasyonu için kapsamlı bir planlama yapılmalı, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının veri merkezlerine entegrasyonu konusunda teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir.
Teşvik sisteminin yeniden yapılandırılması da önemli bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Özel sektör yatırımlarını çekecek, ancak kamu kaynaklarının etkin kullanımını da gözetecek bir teşvik mekanizması tasarlanmalıdır. Bu mekanizma, yerli teknoloji üretimini desteklerken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin de veri merkezi ekosistemine katılımını teşvik etmelidir. ABD örneğinde olduğu gibi, kamu arazilerinin stratejik kullanımı bu teşvik sisteminin önemli bir bileşeni olabilir.
Uluslararası işbirliği fırsatlarının değerlendirilmesi, stratejinin önemli bir boyutunu oluşturmalıdır. ABD’nin güvenilir veri merkezi ağı girişimine katılım için gerekli hazırlıkların yapılması, teknoloji transferi ve know-how paylaşımı için mekanizmaların geliştirilmesi önceliklendirilmelidir. Bölgesel işbirliği fırsatları araştırılmalı, Türkiye’nin coğrafi konumunun sunduğu avantajlar değerlendirilmelidir.
Tüm bu stratejik adımların başarıya ulaşması için, düzenli izleme ve değerlendirme mekanizmalarının kurulması şarttır. Performans göstergeleri belirlenmeli, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı sistematik olarak takip edilmeli ve gerektiğinde stratejik yaklaşımda güncellemeler yapılmalıdır. Bu süreçte şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin gözetilmesi, paydaşların güvenini ve desteğini sağlamak açısından kritik önem taşımaktadır.
Bu kapsamlı yaklaşım, Türkiye’nin veri merkezi altyapısının geliştirilmesi ve yapay zeka teknolojilerinde rekabet gücünün artırılması için sağlam bir temel oluşturacaktır. Ancak başarı için, tüm paydaşların kararlı ve koordineli bir şekilde çalışması, kaynakların etkin kullanımı ve uzun vadeli bir vizyonun benimsenmesi gerektiği unutulmamalıdır.